İnanna (Yakındoğu Mitolojisi)
İnanna, Sümer halkının inanışında ay tanrısı Nanna (veya gök tanrı An) ile sazlıkların tanrıçası Ningal’in kızı, güneş tanrısı Utu ile yeraltı tanrısı Ereşkigal kız kardeşi olan aşk, bereket ve savaş tanrıçasının olup, adı Sümerce Nin-ana (Gökyüzünün hanımı) kelimesiyle ilişkilidir. Bazı söylencelerde Enlil veya Eni’nin kızı olarak geçen tanrıçanın ayrıca fırtına tanrısı İşkur’un da kardeşi olduğu belirtilmektedir. İnanna, doğanın hayırlı yönlerini temsil etmenin yanı sıra sevgililerini yok eden iblis bir kadın olarak da tasvir edilmiştir.
İnanna Konulu Efsaneler
İnanna hakkındaki en önemli efsane tanrıçaya çoban tanrı Dumuzi ile tarımcı tanrı Enkidu’nun talip olup, hediyeler sunup, iltifatlar yağdırarak evlenmek istemesiyle ilgilidir. Erkek kardeşi, İnanna için tarım tanrısını uygun bulmuşsa da tanrıça gönlünü ustaca çalan Dumuzi ile evlenmiştir. 3. Hanedan döneminde Ur kentinde iki tanrının evliliği kral ve eşlerinin evliliğinde örnek alınan önemli bir kült sembolü haline gelmiştir.
İnanna cesaretle gök tanrı An’a meydan okuyarak tanrının Uruk kentindeki E-ana tapınağını ele geçirerek adını “Hanımın Evi” olarak değiştirmiştir. Bir başka söylencede ise bilge tanrı Enki’nin yanına giderek birlikte şarap ve bira içtikten sonra kendisine yarışma teklif etmiştir. Sarhoş olan Enki, tanrıçaya “me” adı verilen Sümerlilerin sosyal, dini hatta aile hayatında etkili olacak güçleri ele geçirerek gök kayığıyla birlikte Uruk kentine doğru yola çıkmıştır. Enki ayıldığında yaptığı hatanın farkına varmış, canavarlarını göndererek kayığı durdurmak istemiştir. Eridu’nun 50 canavarı, 50 Lahama ve Enkum, Büyük Balık ve Uruk Gardiyanları İnanna ile yardımcısı Ninşubur’un peşine düşmüşse de ikili canavarları atlatarak medeniyetin sırlarını Neşe Kapısı’ndan girdikleri kentlerine kazandırmayı başarmıştır.
Bir başka söylencede savaşçı nitelikleri öne çıkarılan İnanna, An’ın ikazına rağmen kendine saygı göstermeyen Ebih dağlarını şimşek ve fırtına gücüyle yok etmiş, böylece Irak düzlüğü ortaya çıkmıştır.
Bir başka söylencede ise İnanna bilinmeyen bir sebeple veya orayı da ele geçirmek için “Dönülemeyen Yer” olarak bilinen öteki dünyaya gitmiştir. Başını bir türbanla örtüp, boyuna lapis lazuli taşlarından bir gerdanlık, eline altın bir yüzük, göğsüne yumurta şeklinde boncuklar takan, zırhlı bir pala elbisesi giyip yanına çok sayıda mücevher ve tılsım alan tanrıça yanına yardımcısı Ninşubur’u çağırarak geri dönmemesi halinde yapması gerekenleri bildirmiştir. İnanna, yeraltı dünyasının kapısına geldiğinde bekçi Neti tanrıçaya neden geldiğini sorunca kız kardeşi Ereşkigal’ı görmeye ve Ereşkigal’ın yeni ölen eşi Gugulanna’ya saygılarını sunmaya geldiği cevabını almıştır. Ereşkigal kız kardeşinin geldiğini duyunca dediği dedik olan İnanla ile yüzleşmekten kaçınmış, Neti’ye tanrıçaya yeraltı dünyasının yedi kapısını da dolaştırmasını ve her kapıda tılsımlarından birisini alması emrini vermiştir. Sonunda tüm koruyucu tılsımları ve kıyafetlerini dışarıda bırakan tanrıça Ölüler dünyasına girmiş kız kardeşini çıplak haliyle çömelerek selamlamıştır. Koruyucu tılsımları olmamasına rağmen İnanna, Ereşkigal’ın tahtını ele geçirmekten çekinmeyince yeraltı dünyasının 7 kudretli Anuna yargıcı tanrıçayı cesede çevirip bir kancaya asmışlardır. Tanrıça geri dönmeyince yardımcısı Ninşubur Enlil, Nanna ve Enki’ye İnanna’yı kurtarmaları için yalvarmıştır. Durumun vehametini anlayan Enki kur-gara ve gala-tura adlı yaratıkları şekillendirmiştir. Bunlar yeraltı dünyasının kapılarını açtıktan sonra İnanna’nın ölü bedenine yaşam getiren ot ve hayat suyunu taşımışlardır. Canlanan tanrıça 7 Anuna tarafından durdurulmuş iblisler İnanna’ya kendisini ancak yerine geçecek birisini bulursa bırakacaklarını bildirmişlerdir. Bunun üzerine tanrıça ile iblisler yeryüzüne çıkmış, İnanna kocası Dumuzi’nin yas tutacak yerde neşeli bir şekilde tahtında oturduğunu görünce iblislere kendi yerine kocasını alıp götürmelerini söylemiştir. Bununla birlikte bir süre sonra tanrıça kocasını Dönülmez Yer’e gönderdiği için vicdan azabı duymaya başlamış, Dumuzi’nin kız kardeşi Geştinana’ya yılın yarısını kardeşinin yerine yeraltında geçirip geçiremeyeceğini sormuş kız kabul edince Dumuzi ile Geştinanna sırayla yeryüzüne çıkmışlardır.
İnanna ayrıca “Gılgamış ve Gök boğa” ile “Gılgamış, Enkidu ve Öteki dünya” adlı efsanelerde de anılmaktadır. Tanrıça Fırat nehri kıyısında çıplak dolaşırken kökünden sökülmüş bir ağaç dikkatini çekmiş, ağacı Erekh’e getirerek yere dikip kurtardıktan sonra odunundan kendine bir taht hazırlamayı düşünmüştür. Bununla birlikte iblis tanrıça Lilith ağacın köklerine bir yılan ile kuş yerleştirince, İnanna kahraman Gılgamış’tan yardım istemiştir. Yılanı öldüren kahraman kuş ile Lilith’i ise korkutarak kaçırmayı başarmıştır. İnanna çok beğendiği Gılgamış ile birlikte olmak istemiş ama kahraman tarafından reddedilince öfkesinden üzerine Gök Boğa’yı göndermiştir. Gılgamış ve yakın arkadaşı Enkidu boğayı öldürmeyi başarmışsa da Enkidu aldığı yaralar yüzünden ölünce Gılgamış acısından ölümsüzlüğün sırrını öğrenmek için Siduri’ye doğru bir yolculuğa çıkmıştır.
Bereket ve bolluk tanrıçası İnanna, MÖ 2. Bin yılın sonlarına tarihlenen Akad yazıtlarında İştar olarak anılmış ve Venüs gezegeniyle özdeşleştirilmiştir. İştar zamanla Arap tanrısı Athar ile Suriye tanrıçası Astarte’ye (Eski Ahit’te Aştoreth) dönüştürülmüş olmalıdır.
Kaynak: Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016